Kesintisiz deneyim tasarımı
Kullanıcı deneyimini geliştirmek, daha doğrusu kullanıcıların uygulamanızda daha uzun kalmasını sağlamak için güzel bir terim var: “Immersive Experiences”.
Kaba bir şekilde Sürükleyici Deneyimler olarak Türkçe’ye çevirebiliriz sanırım. Kullanıcının dikkatini diğer bildirimlerle ya da dışsal etkilerle dağıtmayan bu tarz uygulamalar gerçekten de kullanıcının etkileşim oranını oldukça arttırıyor.
Dikkat dağınıklığını engelleyen (distraction-free) arayüze sahip bu uygulamalar tam ekran olarak çalışıyor. Şimdi diyebilirsiniz, diğerleri de tam ekran değil mi? Bunlar daha da tam ekran… Telefonunuzun bildirim çubuğundan saatinize kadar her şeyi kapsayıp ekranın tamamını kullanıyor.
Bir araştırmaya göre* %280 oranında kullanım oranını artırıyormuş. Anket uygulamaları ve konsantrasyonun önemli olduğu üretkenlik tabanlı uygulamalar bu şekilde tasarlanıyor artık. Wordpress’te eskiden böyle bir özellik de vardı, Gutenberg editörü ile artık çoğu şeyi gizleyip daha temiz bir arayüzde çalışmanızı sağlıyor. Medium’un da bu konuda iyi olduğunu siz de fark etmişsinizdir.
Bu işin bir de öteki tarafı var, bir psikolog olarak söylemeden geçmeyeyim.
Zynga’nın çoğu uygulaması ve Tiktok’un da bu tarz bir arayüzü olduğunu fark etmişsinizdir. Saati ya da diğer bildirimleri görmediğiniz için tabir-i caizse saatlerce bu uygulamalarda kalabiliyorsunuz.
Başka bir “eğlence” ortamını zihninizde canlandırdı mı bu tasarım? Hiçbir saatin yer almadığı, gün ışığının kesinlikle girmediği, günün hangi anında olduğunuzu görebileceğiniz TV kanallarının kesinlikle açılmadığı bir yer düşünün… Evet! Kumarhaneler…
